Neden Kilo Alıyoruz?
“Neden kilo alıyoruz?” sorusunun günümüzde bir çok cevabı var. Bunlardan birisi ise 1962 yılında James Neel tarafından ortaya atılan Tutumlu Genotip Hipotezidir. Ve hatta bu hipotez ile obezitenin genetik olduğu, Metabolik sendromların (özellikle Tip2 diyabet) sebebi olduğu savunuluyor. (1) Genetik faktörlerin bugün obeziteyi etkilediğini biliyoruz. (32 gen ile ilişkilidir)
Ancak genetik, obezite salgınının sadece %9’unu oluşturur. Ki bu en fazla 10 kg’luk bir etki yaratır. (2) Metabolik sendromların kökeninde ise; Fruktoz yatıyor! (3) (2) Artık gelişmiş ülkeler ile birlikte fruktoz tüketiminin arttığını biliyoruz. (8) Dolayısıyla bizi etkileyen genlerimizden çok; çevre, yani yaşam biçimimiz, yaşadığımız ortam ve beslenmemiz yatıyor.
Dünya Şeker Araştırmaları Örgütü ve diğer araştırmacılar, şeker tüketimini azalmanın sağlığı iyileştirmeyeceğini ve hatta şekerin faydasını savunsa da (9) (10) (11) (12) Fruktoz’u tükettiğimizde olumsuz sonuçlar almamızla birlikte; tüketimini kestiğimizde metabolik olarak iyileşmeler görüyoruz. (7) (2) Ki bugün baktığımızda tarihteki bütün başarılı beslenme yöntemlerinin ortak noktasında Şeker kısıtlaması yatmaktadır. (2)
Tutumlu Genotip Hipotezi, bugün çoğu kimsenin de savunduğu; “Yağ depolamamız, geçmişte yaşayan atalarımızın kıtlık dönemlerine karşı yaptığı bir savunma biçimidir.” fikrinin kökenidir. (1) Bu hipotez günümüzde geçerli değildir. Yani geçmişte (2 milyon yıl önce Paleotik dönemde) yaşayan avcı-toplayıcı atalarımız hiçte bahsedildiği kıtlık-bolluk dönemlerinde yaşamıyorlardı. (5) Aksine tarım kabilelerinden daha çeşitli ve bol besleniyorlardı. (6) Bugün ise dünyadaki obez insan oranı, aç insanlardan %30 daha fazla olduğunu biliyoruz. (2) Ve ölümlerin nedenleri ise önlenebilir olan faktörlerdir. (13) (Tablo 1)
Tutumlu Genotip Hipotezine karşı olarak;
Birincisi; bugün modern şehirden bağımsız yaşayan ilkel avcı-toplayıcılar ve tarım kabileleri (Samolalılar, Pimalar, Yanomamiler) hiç de vücutlarında yağ biriktirmiyor. Aksine, doğal ortamlarından çıktıklarında problem yaşamaya (obezite ve metabolik sendrom) başlıyorlar. (5)
İkincisi; kıtlık denilen şey, 100-150 yılda bir olur ve toplam ölümün en fazla %10’unu oluşturur.
Üçüncüsü; kıtlıkta insanlar açlıktan çok hastalık nedeniyle ölürler. Bu da ölümlerin %5-25’ini oluşturur.
Dördüncüsü; kıtlık, modern bir problemdir. Geçmiş dönemde 100’den fazla kıtlık görülmemiştir.
Beşincisi; kıtlık sırasında obez veya zayıflar arasında bir fark yoktur. Biri diğerinden daha fazla ölmez. (4)
Kaynaklar;
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1932342/
- “Bildiğin gibi değil”-Robert Lustig, Nail Kitabevi
- https://www.nature.com/articles/482027a/
- https://link.springer.com/chapter/10.1007/978-1-59745-370-7_17/
- http://rsbl.royalsocietypublishing.org/content/10/1/20130853/
- “Homo Saphiens-Hayvanlardan Tanrılara”-Yuval Noah Harari, 13.Baskı
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26499447/
- https://www.nature.com/articles/482471a/
- https://www.nature.com/articles/483158d/
- https://www.nature.com/articles/482470d/
- https://www.nature.com/articles/482471b/
- https://www.nature.com/articles/482470e/